“Onu arka odaya kapat”cılara özel proje: Misafir odası!

Bayram yerlerinde ellerinde rengarenk balonlar ceplerinde çermeçeşit şekerlerle kırmızı yanaklı çocuklar olurdu ya eskiden, hatırladın mı? Hani bayram harçlıklarını büyük meblalı tek kağıt para olarak değil de toplasan iki ekmek almayacak ama sayıca çok bozuk para olarak tercih edecek kadar “dünya” nedir bilmeyen çocuklar… Kalmadılar sanki etrafta pek… İşte onlardan biri olduğunu düşündüğüm bıcırığı kucağıma alıverdim geçtiğimiz günlerde. Ben oldum üstelik onun başka bir dünyadan bu dünyaya geçiş portalı. Ne şeref!

Bir kızımız daha oldu bizim. 10 yaşı bitirmek üzere olan ablamız birden üç yaşına döndü, 5 yaşındaki abimiz ona ayrılan her köşeye kıvrılma bütün battaniyelerinin oyuncaklarının üzerine yatma peşinde 🙂 Evde bir bayram havası, annesi babası onları çok severmiş ❤

8DSC_0077a

“Üç çocuk” meselesini yanlış tarafından tuttuğumuzu düşünebilirsin. (Bizce elle tutulur tarafı da yok ya) olacaksa böylesi böylesi olsun! Çekirdek ailemizle pek bir mutluyuz.

Çocuklar birbirini sandığımızdan çok daha çabuk kabullendi. Bebeği birlikte besliyor, altını birlikte değiştiriyor birlikte uyutuyoruz. Bebek ağladığında abiyle abla bizden önce koşuyorlar yatağının başına. Odada değilsek onlar da başlıyorlar ağlamaya, bize haber vermek için.

Bebek için uzun süre misafir kabul etmedik çocuklar hassas çünkü ve ilk zamanlar ablamız babaya bile hırlıyordu bebeğe dokunma diye. Yabancıyı yeme potansiyeli hala yüksek 🙂 Velhasıl 21. günde ailelerimizi kabul ettik Luna Hanımın Galasına, torunlarıyla yeğenleriyle tanıştılar.

Dapi kafayı yedi tabi. Bana kimseyi yaklaştırmıyor, biliyor hala hafif de olsa yanıyor canım. Kimseyle tokalaşamadım bile, ki zaten sevmem tokalaşmayı sarılmayı falan, çok üzücü olmadı bu 🙂 Bebekle kimsenin temasa geçmesine de müsade etmedi. Zorla bir iki kucaklarına aldılar falan ama kimseye de rahat vermedi çocuğum ve ben ilginç şekilde bundan rahatsız olmak yerine kızımla gurur duydum. Bebeği bu kadar kısa sürede kabullenip üstüne bir de sahiplenip koruması oturup hüngür hüngür beni ağlatabilir şuan bile. İnsanların kendi doğurduklarının bile bu kadar kolay kardeş kabullenmesi nadir görülüyor üstelik. Ve o kadar fazla da kıskanıyor ki o kıskançlık bile o koruma dürtüsüne engel değil, nasıl sevgi dolu içi siz hesap edin.

Başta kendi babam olmak üzere rahatsız oluyormuş misafirler dapiden, korkuyor tedirgin oluyorlarmış, ısırırmış, havlıyormuş, falan filan… Genel istek kedinin köpeğin misafir geldiğinde başka odaya kapatılması üzerinde yoğunlaşıyormuş. Seviyoruz hepinizi tamam da biz sizin evinize gelince televizyonu bile kapattıramıyoruz arkadaş, kiminiz fosur fosur sigara içiyor, kiminizin çocukları deliler gibi ağlayıp bağırıyor, hanımlar desen bir dedikodular, bir kim kiminleler 5 saat otur 5 saat sürekli konuşuyorsunuz başımız şişiyor hanginizi kırdık bugüne kadar? diyemiyorsun tabi… Ah keşke okusanız bu yazıyı da bilseniz sizi ne kadar sevdiğimizi ama o kedi köpeğin ev halkı olduğunu anlamadığınız için, hadi anlamadınız, saygı duymadığınız için bizi ne kadar kırdığınızı anlasanız.

Ağlayan ve manasız bağıran çocuk sesi benim başımı en çok şişiren şey. Düşünüyorum  bugüne dek acaba hiç aklımdan geçtimi gittiğim yerlerde çocuğu bağırana “şu çocuğunu bi arka odaya kapat hele de az sohbet edek” demek? yok hiç aklımın ucuna bile gelmedi. O ev o çocuğun evi, banane bağırır da ağlar da! Misafir olan benim, hadsizliğin o kadarı olur mu nasıl derim çocuğunu odaya kapat?? Ama insanlar benim çocuğuma diyebiliyor, şaşırıyorum. Şimdi de derler ki “sen benim çocuğumla kedi köpeği bir mi tutuyorsun?” onlar da benim çocuğum 🙂

Herkesin beklentisi bebek gelince kedi köpeğin evden gitmesi yönündeydi, inş cınım ya 🙂 Kocam da ben de onları da en az Lunacık kadar çok seviyoruz. Hiç öyle kendi doğurduğunun sevgisi bambaşka falan da demeyin, bende tutmadı o şehir efsanesi. Hepsinin sevgisi başka, yeri ayrı ama hepsi yine benim canım ruhumun parçası. Hiç biri diğerinden ayrı değil.

İnsan çiçeği severse çiçek böceği severse böcek onun parçası olur. Birisi bir bardağa evladım gibi sevgi duyuyorum dese bunu bile yadırgamam ben. Sevgisi bol olan içinden taşan neye isterse ona verir o sevgiyi, kime ne… Dağı taşı ağacı kuşu ayıyı da severrr öpeerr ka-rı-şa-maz-sın ki!

Zaten kediyi köpeği sevmeyen temizlik manyağı kişinin bizim evde ne işi var onu da anlamam. Gelme arkadaş, gelme benim çocuklarımı kendi evlerinde huzursuz edeceksen, uzaktan sev bizi… hiiçç kırılmayız merak etme sen…

Bundan mütevellit madem ki Lunacık hatrına eve misafir gelip gidecek bundan kaçış yok, öyleyse ben de yeni projemi açıklıyorum 🙂 Çocuklarımdan rahatsız olan misafirlere ayıracağım evin bir odasını, her hangi bir odaya kapatma talebiyle geleni o odaya yollayacağım 🙂 Al sana misafir odası!